Engereğin Gözü

Engereğin Gözü

  • Yazar : Zülfü
  • Yayımcı : Doğan Kitap
  • Baskı Tarihi : 2018
  • Sayfa Sayısı : 168
  • ISBN : 9786050904222
  • Baskı : 2.Hamur
8

Bu Kitabı Değerlendirmek İster Misiniz?

Engereğin Gözü

Hiç bu kadar güzel bir kitap okumadım. -Elia Kazan- Balkan Edebiyat Ödülü / 1997 Yıllardır Topkapı Sarayı'ndaki hücresinde kapalı tutulan Şehzade, hiç beklemediği bir anda tahta çıkarılır, böylece iktidarın tek sahibi olur. Haremağası Süleyman ise Habeşistan'dan koparılıp hadım edilerek saraya getirildiğinden beri onun en sadık kulu ve "iktidarsızlığına rağmen" Harem'in tek hâkimidir. Valide Sultan'ın iktidar hesaplarıyla oğlunu yeniden hapsettirmesi, ilişkileri iyice içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır. Engereğin Gözü, Haremağası ile Padişah arasındaki köle-efendi ilişkisi aracılığıyla, "bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştıran" iktidarın büyüleyiciliği üzerine alegorik bir roman. Bir yanıyla da bir "dil şöleni": Zülfü Livaneli, Evliya Çelebi'nin, Naimâ'nın ve Türkçenin büyük dil ustalarının izini sürüyor.

  • Miray İnal Karaaslan Miray İnal Karaaslan

    Deli İbrahim Paşa dönemine ait gerçekleri okuyucuya çok güzel anlatmış Livaneli.Hayal gücünüzü kullanmanızı istemiş diyebilirim.Padişah-köle ilişkisi. Kalemine sağlık 🙌

  • Ibrahim  Taş Ibrahim Taş

    hadım edilmiş arap kölesi ile dışlanmış bir padişahın yaşadığı tarihi acılara şahit oluyoruz.. yazar bu romanında tarihin biraz daha derinlerine giderek kitaba ayrı bir hava işave etmiştir. kral öldü yaşasın 7 yaşındaki padişahımız!

  • Selen Kahveci Selen Kahveci

    Tarih konusu içinden incelikle insan psikolojisi işlenmiş. Tarihe ve insana ait perde arkası ustalıkla anlatılmış. Mutlaka okunmalı...

  • Zeynep  Dursun Zeynep Dursun

    📘Roman ilk kez 1996 yılında basılıyor. Okumaya başlar başlamaz bir tarihi roman izlenimi veriyor. Açıkçası ben de okuduğumda kategori olarak tarihi roman olduğunu düşünmüştüm. Ancak yazar tarihi bir roman yazmadığını tarihi bir fon olarak kullandığını söylüyor. Bunun yanında Yaşar Kemal Engereğin Gözü'nden "Bir tarih romanı, Osmanlı Imparatorlugu'nun bir zaman kesiti" şeklinde bahsediyor. Eh Yaşar Kemal böyle dedikten sonra kendini suçlu hissetmeme gerek yok😂🙈 📘Peki, eserde tarih fon olarak kullanıldı fakat ne için? Romanın neyi ifade etmeyi istediğine baktığımızda efendi-köle ilişkisi karşımıza çıkıyor. Habeşli hadım edilmiş bir köle olan Haremağası'nın 3 evreli şekilde gerçekleşen değişimini görüyoruz. Öncelikle tam bir bağlılık ve tapınma evresi, efendinin de bütün zaaflarıyla birlikte insan olduğunun farkına varış evresi ve sonunda insan olarak esitlendikleri anda efendiye duyulan büyük hayranlık evresi. Romanın sonunda Haremağası'nın Sultan Ibrahim'den sonra tahta çıkan çocuk padişahı görüp gözyaşları içinde "Padişahım çok yaşa" diye haykırıp yerlere kapandığı sahne bütün kitabın varmak istediği yeri ve kitabın yazılış amacını öyle iyi özetliyor ki... "Kral öldü yaşasın Kral!" 📘Roman Haremağası Süleyman'ın açısından ve onun ağzından yazılıyor. Süleyman tehlikeyi hemen sezme ve ona göre yönünü dönme yetisi sayesinde pek çoklarının aksine uzun yıllar sarayda kalmıştır. Onun ağzından Osmanlı ile ilgili Hürrem Sultan'dan sonra en çok merak edilen dönemi okuyoruz: Kösem Sultan ve Turhan Sultan çekişmesi. 📘 Yazar olayları ele alırken tarihi şahsiyetlerin isimlerini kullanmıyor. Ancak tarihi gerçekliklerden yola çıkarak kimden bahsettiğini anlamak mümkün. Romanın çok büyük bir kısmında Sultan Ibrahim anlatılıyor. Büyük kardeş Sultan 4. Murad tahta geçtiğinde bütün kardeşlerini boğdurmuş Valide Sultan ise tek evladını sadece Ibrahim'i ölmekten kurtarabilmistir. Ancak Ibrahim bütün hayatını kafes ardında geçirmiş hatta kardeşi Sultan 4. Murad öldüğünde inanmamış kendisini kandırıp boğmaya çalıştıklarını sanmıştır. 📘 Valide Sultan'in kendi iktidarı sarsılmasın diye neler yaptığını okuyoruz kitapta. Oğlu 4. Murad'ın kadınlara ilgi duymasını ve dolayısıyla çocuk sahibi olmasını önlemiş, ona gencecik erkekler sunmuş ve Padişah oğlunun cinsel yönelimleri üzerinde etkili olmuştur. Sultan ölüp gittiğinde hiç çocuğu yoktur. 📘 Valide Sultan Ibrahim'e de aynısını yapmak istemiş ancak olaylar hiç de onun planladığı gibi gelişmemiş. Ibrahim aşırı kadın düşkünlüğü gösteriyor ve hatta annesini işine burnunu soktuğu düşüncesiyle saraydan gönderme planları dahi yapıyor. Onun sonunu hazırlayan da bu oluyor zaten. Oğlunu ipek urgandan feryat figan kurtaran kadın kendi iktidar hırsları uğruna aynı oğlunu nasıl ölüme yolluyor bunu görüyoruz. 📘 İktidar sarhoşluğu iktidar hırsı nedir ve tebaa için bunun nasıl gözleri kör eden bir ihtişamı vardır? Bunu merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız. Bu bağlamda sadece geçmişte olmuş bitmiş olarak değil, tüm zamanlar için geçerli olan iktidar hırsı, yöneten ve yönetilen arası ilişkiler açısından düşünülmeli.

  • Sevda Adıyaman Sevda Adıyaman

    Livaneli'nin Balkan ödüllü bir eseri Engereğin Gözü.Yorumlamakta en çok zorlandığım kitap bu olacak zannımca.Çünkü beni o kadar kısa sürede duvardan duvara çarpar gibi etkiledi ki kelimeleri doğru secmekte bile zorlanıyorum şahsen.Konusuna gelmek istiyorum hemen.İktidarın getirilerini ve götürülerini okuyoruz bu kitapta biz.İktidar hırsının nelere mâl olduğunu,katil ve maktul demeden kırıp gecirdigini görüyoruz.Anlatılan Kösem Sultan ve Deli İbrahim dönemi olsa da kitapta belirtilmiyor ve hiçbir şekilde isim geçmiyor.Tarih bilgisi olanın anlayacağı türden anlatılmış olaylar.Habeşistan'tan getirilen ve hadim olan bir ağanın ağzından okuyoruz olan biten her şeyi.Efendisine olan nerdeyse tapınma derecesine gelmiş olan saygınlığına hayret ediyoruz.Padişahı iktidar hırsıyla hapseden validesine kızgınlığına şahit oluyoruz.Validenin oğlunun bir kadına tutulması ve o kadının yönetime el atacağı korkusuyla torununu tahta geçirmesine hayret ediyoruz.Bu ne hırstır? Bu ne iktidar merakı? Topkapı sarayında geçiyor olaylar ve hadim ağanın ağzından öyle bir çıkıyor ki anlatılanlar sanki biz yaşıyoruz.Sanki şu an sarayda adım attığı yerleri geziyorum.Öyle bir tahlil ve öyle bir tasvir.Konusu gereği bu kadarından fazlasi kitabı okurken keyif almamaniza neden olacağı için kısa kesiyorum.Livaneli yine yine yine bir harika eser yazmış.Tek farkı diğer kitaplarına hiç benzememesi bence.Kendisi bunun bir tarih romanı olmadığını ve Topkapı Sarayı'nı bir dekor olarak kullandığını söylemiş.Anlatmaya çalıştığı şey iktidar hırsı ve öyle güzel anlatmis ki dehsete düşürüyor insanı.Ben düştüm şahsen.Öyle ağır psikoloji tahlili var ki kitabın içinde hapsolmuş ve bir çarpıntı yaşıyor gibi hissediyor insan.Elimden düşüremedim ve sürekli sorguladım.Bir gerçekliğin içinde kayboldum.Sarayın zorlukları,dışardan aslında ne hoş gözüktüğünü tekrar kavradım.Tarih benim branşım fakat bu kadar etkilendiğim bir tarih kesiti daha hatırlamıyorum.Kendisi Murat Bardakçı'dan da yardım akmış.Bu da kaleminin çok özenli olduğunu gösterir şahsımca..

  • Sevda Adıyaman Sevda Adıyaman

    Livaneli'nin Balkan ödüllü bir eseri Engereğin Gözü .Yorumlamakta en çok zorlandığım kitap bu olacak zannımca.Çünkü beni o kadar kısa sürede duvardan duvara çarpar gibi etkiledi ki kelimeleri doğru secmekte bile zorlanıyorum şahsen.Konusuna gelmek istiyorum hemen.İktidarın getirilerini ve götürülerini okuyoruz bu kitapta biz.İktidar hırsının nelere mâl olduğunu,katil ve maktul demeden kırıp gecirdigini görüyoruz.Anlatılan Kösem Sultan ve Deli İbrahim dönemi olsa da kitapta belirtilmiyor ve hiçbir şekilde isim geçmiyor.Tarih bilgisi olanın anlayacağı türden anlatılmış olaylar.Habeşistan'tan getirilen ve hadim olan bir ağanın ağzından okuyoruz olan biten her şeyi.Efendisine olan nerdeyse tapınma derecesine gelmiş olan saygınlığına hayret ediyoruz.Padişahı iktidar hırsıyla hapseden validesine kızgınlığına şahit oluyoruz.Validenin oğlunun bir kadına tutulması ve o kadının yönetime el atacağı korkusuyla torununu tahta geçirmesine hayret ediyoruz.Bu ne hırstır? Bu ne iktidar merakı? Topkapı sarayında geçiyor olaylar ve hadim ağanın ağzından öyle bir çıkıyor ki anlatılanlar sanki biz yaşıyoruz.Sanki şu an sarayda adım attığı yerleri geziyorum.Öyle bir tahlil ve öyle bir tasvir.Konusu gereği bu kadarından fazlasi kitabı okurken keyif almamaniza neden olacağı için kısa kesiyorum.Düşüncelerimi aktarmak istiyorum.Livaneli yine yine yine bir harika eser yazmış.Tek farkı diğer kitaplarına hiç benzememesi bence.Kendisi bunun bir tarih romanı olmadığını ve Topkapı Sarayı'nı bir dekor olarak kullandığını söylemiş.Anlatmaya çalıştığı şey iktidar hırsı ve öyle güzel anlatmis ki dehsete düşürüyor insanı.Ben düştüm şahsen.Öyle ağır psikoloji tahlili var ki kitabın içinde hapsolmuş ve bir çarpıntı yaşıyor gibi hissediyor insan.Elimden düşüremedim ve sürekli sorguladım.Bir gerçekliğin içinde kayboldum.Sarayın zorlukları,dışardan aslında ne hoş gözüktüğünü tekrar kavradım.Tarih benim branşım fakat bu kadar etkilendiğim bir tarih kesiti daha hatırlamıyorum.Kendisi Murat Bardakçı'dan da yardım almış.Bu da kaleminin çok özenli olduğunu gösterir şahsımca..

  • Dilek  Dmbrlk Dilek Dmbrlk

    Osmanlı Dönemi'ni konu alan kitapta adı geçmeyen yüzyıl 17.yy. Devrin Padişahı ise İbrahim, nam-ı diğer "Deli İbrahim" küçüklüğünde ağabeylerinin boğduruluşunu gözleriyle görmüş, aralarında bir tek kurtulan sözde şanslı olan bir padişah. Habeşistan'dan alınarak hadım edilen Haremağası Süleyman'ın yaşadıklarını ve padişahına olan bağlılığını anlatan aynı zamanda, kendi hırsları için oğlunu zindana kapattırıp, torununu öldürmek isteyen Valide Sultan ve 19 kardeşini taht uğruna boğdurtan eski Padişah konu alınıyor. Tarihi bir roman gibi gözükse de aslında insan psikolojisinin, güç karşısındaki değişimini esas alan ve Livaneli'nin yayımlanan ilk romanıdır. İktidar sahibi bir padişahın bu gücü elde etmeden önce, elde ettiğinde ve bu güç elinden alınıp bir zindana kapatıldığında içinde bulunduğu durumlar çok güzel gözler önüne serilirken bir yandan da anlatıcı haremağasının da değişen bu durumlar karşısında padişahına karşı değişmekte olan hisleri çok iyi anlatılmış. Çocukken kardeşlerinin boğularak öldürülmesine tanık olan padişah, yıllarını bir hücrede ölüm korkusuyla yaşayarak geçirirken, tahttaki ağabeyinin ölümü üzerine tahta çıkarılmış ve yine bir entrika sonucu tahttan indirilip bir zindana kapatılmıştır. Padişahlığının ilk yıllarında ise taht ile alakası olmamış zaman geçtikçe de önüne kim gelirse ya öldürtmüş ya derisini yüzdürtmüş ya da asıp şehrin ortasına insanlara ibretlik koydurtarak halkının onun emirlerine itaat etmelerini sağlamıştır. Padişahına son derece saygılı olan ve derin bir sevgi besleyen haremağasının ise padişahın zindana sevdiceği Gülbeden ile konulmasıyla birlikte bu duygularının yerini büyük bir kızgınlık alıyor. Hadım edilse bile duygularından, zevklerinden vazgeçmemiş bir haremağası olduğunu okuyucuya açık bir dille ifade ediyor. Valide Sultan tarafından zindana kapatılan padişaha yemek götürme şerefine nail olup geceler boyunca çeşitli çeşitli hikayeler anlatarak bir baba-oğul gibi yeni bir bağ kurarak Rumi'nin huzur veren sözleri arasında padişahını rahatlatmak amacını yerine getiriyor. Zülfü Livaneli ise "Romandaki temel eksen, iktidarın çevresinde ışık görmüş pervaneler gibi dönen insanlar üzerine kurulu. İktidar görkemi öyle bir şey ki, "Bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştırıyor."  Romanın kahramanı zenci ve hadım olan haremağası da iktidara yakın duran ezilmiş bir adam tipi. Bazen kahraman, bazen korkak... Kimi zaman kendisini imparatorluk ailesine eş görüyor, kimi zaman bir hamamböceği kadar değersiz. Roman, iktidar ateşiyle kıvranan insanları konu ediniyor. Bu yüzden tarihsel değil, tarihi dekor olarak seçmiş roman türü." diyerek bizlere kısaca özetliyor. Kitabı ne ara elime aldığımın ve ne ara bitirdiğimin farkına bile varamadım. Son derece akıcıydı ve güzel bir üsluba sahipti. Zülfü Livaneli'nin okuduğum her kitabında olduğu gibi bu romanında da olayın bir ucunu kapalı tutarak okucuyu araştırmaya ve öğrenmeye itiyor. Ayrıca kitap 1997 yılında Balkan Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüş.  Zülfü Livaneli işte, daha fazla ne diyeyim..  Keyifli okumalar!

  • Dilek  Dmbrlk Dilek Dmbrlk

    Osmanlı Dönemi'ni konu alan kitapta adı geçmeyen yüzyıl 17.yy. Devrin Padişahı ise İbrahim, nam-ı diğer "Deli İbrahim" küçüklüğünde ağabeylerinin boğduruluşunu gözleriyle görmüş, aralarında bir tek kurtulan sözde şanslı olan bir padişah. Habeşistan'dan alınarak hadım edilen Haremağası Süleyman'ın yaşadıklarını ve padişahına olan bağlılığını anlatan aynı zamanda, kendi hırsları için oğlunu zindana kapattırıp, torununu öldürmek isteyen Valide Sultan ve 19 kardeşini taht uğruna boğdurtan eski Padişah konu alınıyor. Tarihi bir roman gibi gözükse de aslında insan psikolojisinin, güç karşısındaki değişimini esas alan ve Livaneli'nin yayımlanan ilk romanıdır. İktidar sahibi bir padişahın bu gücü elde etmeden önce, elde ettiğinde ve bu güç elinden alınıp bir zindana kapatıldığında içinde bulunduğu durumlar çok güzel gözler önüne serilirken bir yandan da anlatıcı haremağasının da değişen bu durumlar karşısında padişahına karşı değişmekte olan hisleri çok iyi anlatılmış. Çocukken kardeşlerinin boğularak öldürülmesine tanık olan padişah, yıllarını bir hücrede ölüm korkusuyla yaşayarak geçirirken, tahttaki ağabeyinin ölümü üzerine tahta çıkarılmış ve yine bir entrika sonucu tahttan indirilip bir zindana kapatılmıştır. Padişahlığının ilk yıllarında ise taht ile alakası olmamış zaman geçtikçe de önüne kim gelirse ya öldürtmüş ya derisini yüzdürtmüş ya da asıp şehrin ortasına insanlara ibretlik koydurtarak halkının onun emirlerine itaat etmelerini sağlamıştır. Padişahına son derece saygılı olan ve derin bir sevgi besleyen haremağasının ise padişahın zindana sevdiceği Gülbeden ile konulmasıyla birlikte bu duygularının yerini büyük bir kızgınlık alıyor. Hadım edilse bile duygularından, zevklerinden vazgeçmemiş bir haremağası olduğunu okuyucuya açık bir dille ifade ediyor. Valide Sultan tarafından zindana kapatılan padişaha yemek götürme şerefine nail olup geceler boyunca çeşitli çeşitli hikayeler anlatarak bir baba-oğul gibi yeni bir bağ kurarak Rumi'nin huzur veren sözleri arasında padişahını rahatlatmak amacını yerine getiriyor. Zülfü Livaneli ise "Romandaki temel eksen, iktidarın çevresinde ışık görmüş pervaneler gibi dönen insanlar üzerine kurulu. İktidar görkemi öyle bir şey ki, "Bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştırıyor."  Romanın kahramanı zenci ve hadım olan haremağası da iktidara yakın duran ezilmiş bir adam tipi. Bazen kahraman, bazen korkak... Kimi zaman kendisini imparatorluk ailesine eş görüyor, kimi zaman bir hamamböceği kadar değersiz. Roman, iktidar ateşiyle kıvranan insanları konu ediniyor. Bu yüzden tarihsel değil, tarihi dekor olarak seçmiş roman türü." diyerek bizlere kısaca özetliyor. Kitabı ne ara elime aldığımın ve ne ara bitirdiğimin farkına bile varamadım. Son derece akıcıydı ve güzel bir üsluba sahipti. Zülfü Livaneli'nin okuduğum her kitabında olduğu gibi bu romanında da olayın bir ucunu kapalı tutarak okucuyu araştırmaya ve öğrenmeye itiyor. Ayrıca kitap 1997 yılında Balkan Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüş.  Zülfü Livaneli işte, daha fazla ne diyeyim..  Keyifli okumalar!

  • Merve K. Merve K.

    Livaneli’yi seviyorum. Evet teması iktidar çevresinde dönen dolaplar,azınlıkların sessiz çığlıkları ve hüzünlerin çevrelendiği hayatları anlatsa da hep, beni içerisine her defasında çekiyor bütün kurguları. Hep de tam puan veriyorum bu olay örgülerine 🤩 Engereğin Gözü’nde de ihtiyar ve zenci bir Hadım’ın ağzından Topkapı Sarayı’nda dönen iktidar için dönen gizli dolaplarını anlatıyor. ‘Efendim!’ dediği Şehzade’nin, çıkar oyunları yüzünden hücreye atılmasından ölümüne kadar geçen zamanı ve olayları akıcı şekilde işliyor. Osmanlı hanedanlığını yaşamadan ve şahit olmadan böyle güzel bir olay örgüsü kurgulayıp,aktarması kaleminin büyüklüğünü hakediyor bir kez daha. Cariye ve Sultan’ın entrikaları,padişah ve şehzadelerin tahttan daha yüce bir şey görmedikleri için kardeş bile olsa baş üstünde baş bırakmamaları ve güzeller güzeli cariyelerin ihtişamlı saray hayatlarını yakından yaşamak isterseniz eğer bu hikayeye şans verin derim 🖐🏻😘

  • Nagihan Biçmen Nagihan Biçmen

    Muhteşem bir dille yazılmış, harika bir roman. Betimlemeler insanı alıp, sarayın ortasına bırakıyor, anlatım dili insanı içine çekiyor... Livaneli’nin kitaplarını hep beğenirim fakat bunda kullandığı dil beni çok etkiledi.

  • mahmut ferhat alptekin mahmut ferhat alptekin

    Kitabi bitirdim.... Bir efendi ile kölesi hakkında güzel bir roman Türk Edebiyatinin Efsanesi Livaneliden harika bir eser.. Osmanli dönemi geçen hikayemiz Kral ölür Yaşasın yeni Kral der tarzı bir dönemi anlatir.. Okurken zevk ve şaşırtacak bir eser Kendi kendini okutan bir eser.. Keyifli Okumalar Dilerim

  • Selda Işık Selda Işık

    Bir harem ağasının gözünden itaat ve nefret. Hadım edilmenin beraberinde gelen psikoloji. İlk etapta okurken bir tarih yapıtı gibi gelsede okudukça asla öyle olmadığını anlıyorsunuz . Psikoloji romanlarını sevenler için okumaya değer 😊

  • Sibel Duman Sibel Duman

    Sevgili dostlarım Ayın yazarı etkinliğimizde Zülfü Livaneli`nin kıymetli eserlerinden biri olan Engereğin Gözü `nü seçtim. Yıllardır Topkapı Sarayında kilitli tutulan şehzade,hiç beklemediği bir anda tahta çıkarılır.Böylece iktidarın tek sahibi olur.Annesinin tekrar hapsettirmesiyle başlayan padişah -harem ağası arasında geçen efendi köle ilişkisinin anlatıldığı ,iktidar için neler yapılabileceğinin altının çizildiği harika bir roman.Bir solukta okuyacağınız çok sürükleyici ve psikolojik bir roman.

  • Fulya Aydoğdu Fulya Aydoğdu

    Livaneli'ye 1997 Balkan Edebiyat Ödülü getiren ve birçok yazarın iltifatına nail olan muazzam bir ilk roman...

  • Ayşegül Aras Ayşegül Aras

    📚Zülfü Livaneli/ Engereğin Gözü 👁 🐍 📚✔️İşlenen konu Osman’lı imparatorluğunda tarih bilgisi olanların anlayacağı zamanlarda geçiyor; fakat kitap içerisinde isim tarih Yok sadece entrikalardan hangi dönemde olduğunu anlayabiliyorsunuz. 📚✔️Bir padişah, bir haremağası ve bir valide sultan ana rollerde bunun yanı sıra birçok tarihi olaydan ve kişiden de bahsediliyor. 📚✔️Kitapt haremağasının dilinden onun gözünden ve hislerinden anlatılıyor. 📚Bir efendi köle- ilişkisinin psikolojik olarak aşamaları ve geldiği son nokta... 📚Köle efendisiyle iktidardaki zamanından boğdurulup öldürüldüğü zamana kadar ilişki içerisinde ama her zaman ona karşı duyguları hisleri ve düşünceleri değişiyor. 📚✔️Hırs, iktidar, güç, kölelik, Osmanlı zülümleri, bağlılık, sadıklık, insan olmak, korku, babalık her şey var... 📚Harikaydi.

  • irfan yusuf ilter irfan yusuf ilter

    Bir #ZülfüLivaneli kitabı #engereğingözü.. #zenci bir #haremagası-nin dilinden Sarayın anlatıldığı eser 1997 yılında #Balkanedebiyatödülü-ne layık görülmüş..nasıl bi #kitap derseniz alisilagelmis Livaneli kitaplarından farksız.. yani kıvrak bir dil melodik bir anlatım ile okurlarının ilgisini çekmeye devam ediyor yazar..adı #deli ye çıkan bir #padişah in yaşam ve ölüm hikayesinin masalsı bir dil ile anlatıldığı kitapta zaman zaman harem e de misafir oluyoruz..ülkenin bambaşka yerlerinden getirilen birbirinden güzel kızların süslü bir camekan ardindaki hüzünlü hayatları da perde perde ele alınıyor söz konusu eserde..okumaya değer bir öykü..tavsiye ediyoruz.. #kitapmuhabbeti #kitapsevgisi #kitapoku #okumahalleri #okumayadevam #gerçekokur

  • İrem Baş İrem Baş

    #kitapyorumum Engereğin Gözü yine çok akıcı bir dille yazılmış, ilk elime aldığımda tarihi, sonraları daha çok psikolojik olduğunu düşündüğüm bir roman. Ama o saray havasını sevdim. İktidar kime geçerse ona yönelen, ne hikmetse ona öteden beri hayran olduğu ortaya çıkan bir harem ağasının ağzından anlatılıyor. Genel olarak Livaneli’nin kitaplarının konusu bu çerçevede dönüyor sanırım. Tavsiye edebileceğim, betimlemeleri çok hoş, sürükleyici bir kitap 🍃

  • Esma  Gündoğan Esma Gündoğan

    “ Melek bilgisiyle, hayvan da bilgisizliğiyle kurtuldu, insanoğlu bu ikisi arasında keşmekeşte kaldı...” Mevlana

  • Esma  Gündoğan Esma Gündoğan

    #okudum #bitti Engereğin Gözü; romandaki temel eksen iktidarın çevresinde ışık görmüş pervaneler gibi dönen insanlar üzerine kurulu. İktidar ateşinin insanı kimi zaman bir kahramana,kimi zamanda ezilmiş bir böceğe dönüştürmesinden bahsediyor. Kitap severlere tavsiye edilir 📖☺️ sevgiler

  • Tuğba YILDIRIM Tuğba YILDIRIM

    Okudum ve bitirdim 📕🎈 🐍Livaneli'nin İskender Pala'nın kalemine benzer bir şekilde yazdığı ve saatler içerisinde bitirdiğim çok güzel bir kitabıydı.💕 🐍Küçüklükten hadım edilen bir zenci köle tarafından, tahta geçen padişahların hayatı anlatılıyor.👶🚼🚹 🐍Hadım kölenin hizmetinin yanında, aynı zamanda dönen entrikalardan,padişahın annelerinin nasıl iktidarı ve ülkeyi etkilediklerinden bahsediliyor.🔥🔪💉 🐍Olaylardaki betimlemeler ve detaylar sizi kitaba bağlıyor ve şimdiki zaman ile mukayese edildiğinde çok korkunç olaylar döndüğünün, empatisini de yaptırıyor aynı zamanda.🔮 🐍Bir solukta okuyacaginiz dizi tadında anlatılmış, elimizden bırakmak istemeyeceksiniz ve sonunu merak edeceğiniz kitaplardan biri.Okumayan daha önceden bunu neden okumamışim diye hayiflanacaktır.Keyifli okumalar diliyorum.💯✅

Bu Kitap Hakkında Yorum Yaz;

× Üzgünüz! Yorum yapabilmeniz için üye olmanız gerekmektedir!
    × Üzgünüz! Bu kitaba alıntı yapılmamıştır! En kısa zamanda mobil uygulamamızı indirip kendi alıntınızı paylaşabilirsiniz.

YazaraAit Diğer Kitaplar