Duvar

Duvar

  • Yazar : Jean Paul
  • Yayımcı : Can Yayınları
  • Baskı Tarihi : 2018
  • Sayfa Sayısı : 221
  • ISBN : 9789750735745
  • Baskı : 2.Hamur
8

Bu Kitabı Değerlendirmek İster Misiniz?

Duvar

Varoluşçuluk 'un babası sayılan Jena-Paul Sartre (1905-1980) Aydınlanma Çağı'nda bu yana çağının tanığı ve bilinci (vicdanı) olabilmiş, edebiyata, felsefeye ve politikaya ilişkin görüşleriyle çağını etkilemiş, tartışmalara yol açmış ender bir yazar. 'Duvar'da yazarın beş öyküsü de yer alıyor. Kitaba adını veren 'Duvar' adlı öyküde, Frankocular tarafından ölüme mahkum edilen bir cumhuriyetçinin direncinin yitirip bir arkadaşını ele verişi; 'Oda' da kocasının deliliğini paylaşmaya çalışan Eve'nin çabaları; çağçıl 'Erostrates'te kalabalığın üzerine ateş ettikten sonra teslim olan Paul Hilbert'in gerçeküstücü eylemi; 'gizlilik'te iktidarsız kocasını daha erkeksi biri için terkeden 'soğuk' bir kadının öyküsü ele alınıyor. Son öykü 'Bir Yöneticinin Çocukluğu'nda ise bir sanayi yöneticisi olmaya hazırlanan Lucien'in cinsel gelişimine koşut olarak düşünsel bunalımları işleniyor.

  • Meriçhan  Vardoğan Meriçhan Vardoğan

    Merhaba sevgili kitap dostları: Ebebek kimliğinin ötesinde 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Jean-Paul Sartre’nin 1939 da yayınladığı bu kitap, Gireyim kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu felsefenin simge yapıtlarından biridir. kitapla ilgili aklımda kalan en büyük soru: buradaki “duvar” İdam mahkumunun önünde durduğu herhangi bir duvar mıdır Yoksa yaşam ile ölüm arasındaki görünmez duvar mı? Yazar bu kitapta hangisi olursa olsun bireyin neler yaşayacağını anlatmış... Kitaba ismini veren “Duvar”, “Oda”, “Herosratos”, “Özel Yaşam” ve “Bir Yöneticinin Çocukluğu”. Sartre’ın varoluş(existentialism) felsefesine göre birey olarak insan özgürce hareket eden ve hareketlerinden sorumlu bilinçli bir varlıktır. Bireyler kendi bilinçleri üzerinden kendi değerlerini oluştururlar ve ona göre hayatlarını anlamlandırırlar. Duvar adlı hikâye kitabında toplumun içinden ama normal denemeyecek karakterler görülmektedir. Kendi hayatları ve seçimleriyle toplumun bir yerlerinde olma mücadeleleri anlatılır. 1920-1930′lu yılların anlatıldığı bu hikâyelere tek tek bakalım: “DUVAR“ Hikaye ölüme mahkum edilen tutsakların durumunu anlatır. 1939 senesinde yazılmıştır ve 36’da başlayıp 39’da biten İspanya sivil savaşını hikayenin kurgu konusudur. Bilindiği gibi General Franko yönetimindeki Nasyonalistler İspanya Cumhuriyet güçlerini mağlup ederek Madrid’e 39’da girmişlerdir. Başlık; idam mangasının ateş edeceği esirlerin sırtını dayadığı duvardan alır anlamını. DUVAR’ın kendisi ölümün kaçınılmazlığını ve duvar’a bulaşmış her damla kanın öyküsünü sembolize eder. Hikayenin kahramanı Pablo Ibbieta, infaz bekleyen diğer iki mahkumla bir hücreyi paylaşırlar. Dava arkadaşı Ramón Gris’in mevkini söylemesi karşılığında salıverileceği söylenir kendisine. Pablo infaz anı gelene kadar reddeder bu teklifi. İnfaz anında yanlış bir mevki söyleyerek paçayı sıyıracağını düşünür. İroni odur ki, Ramón Gris kendi saklanma yerinden Pablo’nun söylediği yere geçmiş ve görevliler tarafından bulunmuştur. Böylece Ramón Gris vurulur ve Pablo’nun hayatı en azından bir süreliğine bağışlanmış olur. Hiç olmayacak şekilde gerçekleşen bu son raslantı belki de yazarın bir “göze sokmasıdır”. “İşte böylesi de olmaz” demeye çalışmasıdır ve kendi felsefesini bir anti-örneğin ifşasıyla sınamasıdır. “ODA” İkinci kocası deliren bir kadının durumunu anlatır. Çevresi tarafından kocasını tımarhaneye yatırması için telkinler alır fakat bunu da reddeder. Kocasının şizofrenik dünyasından çıkmak istese de çıkamaz. “Herostratus” İnsanlardan nefret eden bir adamın Herostratus’un yolundan giderek tarih yazma isteği anlatılır. Revolver’ında daki 6 kurşunla 6 insanı vurmayı planlar. Cebinde taşıdığı Revolver’ın varlığıyla bir çeşit güçlülük hissi duyarak gezer sokaklarda. Revolver gibiyim, bomba gibiyim diye kendini gazlar. Sartre okuyucuya sahip olunan bir eşya(vb.) ile insan doğasının nasıl değişebileceği hakkında izlenimler sunar, fakat eşyanın kendisi insan doğasını değiştirecek güce sahip değildir. Planladığının aksine, ateş ettikten sonra bir tuvalette kıstırılır, paçayı ele verir. Rezil bir şekilde yakalanır. “Özel Yaşam” Genç Lulu kendisini otantik yapacak ve toplumun kendisine biçtiği kılıftan sıyrılacak yollar arar. Kocası Henri’yi terk etmeye karar verir. Arkadaşı Rirette’in de desteğiyle sevgilisi Pierre’le kaçacaktır. Bu süreçte gerçekliğin bir çok basamağından geçer. Bir eş olmanın, arkadaş olmanın, hatta sevgili olmanın anlamsızlığını düşünür. Ancak öfkesi bile onu rutinden kurtaramaz ve kocasının yanında kalır. “Bir Yöneticinin Çocukluğu” Lucien Fleurier adındaki bir çocuğun 4 yaşından başlayarak ergenlik dönemi sonrasına kadar zihinsel gelişiminin anlatıldığı hikayedir. Lucien zengin bir fabrikatörün oğludur. Kimlik arayışı içindedir ve kendisindeki sorunu anlamaya çalışır. Lucien’in yolculuğu Freud’un psiko-analizinden de geçer, pedofili (sübyancı) bir şairin yatağından da. Faşist bir gençlik örgütünün bir parçası olur ve arkadaşlarıyla sokak ortasında l’Humanité okuyan bir yahudiyi öldürür. Kaderinde zengin bir yönetici olmak vardır.

Bu Kitap Hakkında Yorum Yaz;

× Üzgünüz! Yorum yapabilmeniz için üye olmanız gerekmektedir!
    × Üzgünüz! Bu kitaba alıntı yapılmamıştır! En kısa zamanda mobil uygulamamızı indirip kendi alıntınızı paylaşabilirsiniz.
Bu Kitaba Sahip Olanlar
Henüz bu kitaba sahip olan bir üyemiz yok
~
Bu Kitabı İsteyenler
~

YazaraAit Diğer Kitaplar